Biri bana ‘Seni
etkileyen ve sende iz bırakan olayı anlat’ deyince, hemen beynim kendimi ‘Gagas
sen on dokuz yaşındasın, hala üniversite okumaya başlamadın, ne anlatsan?’ diye
sorar. Yani o kadar hayatı yaşamadım ki geçirdiğim olayların etkili olup olmadığını
bilemiyorum. Sadece onların unutulmaz olduğunu fark ederim. Fakat şöyle bir söz
var ‘Unutulmaz olaylar büyük ihtimalle sende etkili oldu’. O yüzden size unutulmaz
bir hikayemi anlatacağım.
On sene önce ben
Avustralya’nın Sydney şehrinde kalıyordum. Yaklaşık yırmı bir aydır orada
okuyarak kalıyordum. İlk geldiğimde ben çok az İnglizce biliyordum. ‘Good
morning’, ’How are you?, ’My name is...’ veya ’I come from...’ gibi cumleler iyi
ezberlemiştim. Ancak onların dışında çok konuşmazdım.
Tam Sydney’e
geldiğim günün ertesinde okula gittim. Ben kız kardeşim ve babamla beraber gittik.
Kayıt yapıldıktan sonra hemen sınıfımıza gönderildik. Sınıf’taki öğrenciler o
kadar benimle hiç ilgilenmiyordu. Kendim bilgileri anlayıp, biri yanında
oturup, teneffüse kadar hala hiç kimseyle tanışmadım. Çok sıkılıyordum. Kalbime
konuşma isteği olduğu halde konuşamazdım. Ne yapıyım?
Teneffüste
sınıftan çıkıp, kardeşimi arayacaktım. Görüşüp birbirimize sınıfta ne olduğunu
anlattık. Kardeşimın durumu daha iyi, çünkü sınıfında iki Endonezyalı vardı.
Keşke onun gibi olsaydım.
Kardeşimle
görüştükten sonra sınıfıma geri dönecektim. Fakat yanlış sınıfa girdim. Girince
kimse olmadan ben çok fark etmiyordum. Dakikalar geçtikçe öğrenciler girdi ama
hiç kimseyi hatırlayamazdım. Çok farklı yüzler gördüm. Sonuçta öğretmen girdi,
o sırada hemen yanlış sınıf’a gittiğimi anladım.
‘Ne kadar aptalım?’
kendime diye düşündüm. Gercek sınıfımı bulduğum sırada canım çok kötü
hissediyordum. Sınıfıma girince hocam bana nerede olduğumu sordu. Cevap
vermeden sandalye’ye oturup derse devam etttim. O günde okul bitinceye kadar
hiç ders anlamadım ve sadece ilginç olayları düşünüyordum.
Gün geçtikçe
İngilizcem gelişmişti. Bir de Kara, bir Endonezyalı ile tanştım. O yılarca
Sydney’deydi ve İngilizcesi çok iyidi. O bana rehber gibi oldu. Ne zaman
problem olsa onu arıyordum.
O ilk günler’deki
olayları hiç unutulmaz. O olay’da dilin hayatımızda çok önemli olduğunu
öğrendim. Dil öğrenmedikçe gerçekten sıkıntı olabilir. Çünkü insan dil ile
duygularını anlatır. Dil olmadan insanlar yaşayamaz.
0 komentar:
Posting Komentar