Selasa, 22 Mei 2012



Biri bana ‘Seni etkileyen ve sende iz bırakan olayı anlat’ deyince, hemen beynim kendimi ‘Gagas sen on dokuz yaşındasın, hala üniversite okumaya başlamadın, ne anlatsan?’ diye sorar. Yani o kadar hayatı yaşamadım ki geçirdiğim olayların etkili olup olmadığını bilemiyorum. Sadece onların unutulmaz olduğunu fark ederim. Fakat şöyle bir söz var ‘Unutulmaz olaylar büyük ihtimalle sende etkili oldu’. O yüzden size unutulmaz bir hikayemi anlatacağım.

On sene önce ben Avustralya’nın Sydney şehrinde kalıyordum. Yaklaşık yırmı bir aydır orada okuyarak kalıyordum. İlk geldiğimde ben çok az İnglizce biliyordum. ‘Good morning’, ’How are you?, ’My name is...’ veya ’I come from...’ gibi cumleler iyi ezberlemiştim. Ancak onların dışında çok konuşmazdım.


Tam Sydney’e geldiğim günün ertesinde okula gittim. Ben kız kardeşim ve babamla beraber gittik. Kayıt yapıldıktan sonra hemen sınıfımıza gönderildik. Sınıf’taki öğrenciler o kadar benimle hiç ilgilenmiyordu. Kendim bilgileri anlayıp, biri yanında oturup, teneffüse kadar hala hiç kimseyle tanışmadım. Çok sıkılıyordum. Kalbime konuşma isteği olduğu halde konuşamazdım. Ne yapıyım?

Teneffüste sınıftan çıkıp, kardeşimi arayacaktım. Görüşüp birbirimize sınıfta ne olduğunu anlattık. Kardeşimın durumu daha iyi, çünkü sınıfında iki Endonezyalı vardı. Keşke onun gibi olsaydım.

Kardeşimle görüştükten sonra sınıfıma geri dönecektim. Fakat yanlış sınıfa girdim. Girince kimse olmadan ben çok fark etmiyordum. Dakikalar geçtikçe öğrenciler girdi ama hiç kimseyi hatırlayamazdım. Çok farklı yüzler gördüm. Sonuçta öğretmen girdi, o sırada hemen yanlış sınıf’a gittiğimi anladım.

‘Ne kadar aptalım?’ kendime diye düşündüm. Gercek sınıfımı bulduğum sırada canım çok kötü hissediyordum. Sınıfıma girince hocam bana nerede olduğumu sordu. Cevap vermeden sandalye’ye oturup derse devam etttim. O günde okul bitinceye kadar hiç ders anlamadım ve sadece ilginç olayları düşünüyordum.

Gün geçtikçe İngilizcem gelişmişti. Bir de Kara, bir Endonezyalı ile tanştım. O yılarca Sydney’deydi ve İngilizcesi çok iyidi. O bana rehber gibi oldu. Ne zaman problem olsa onu arıyordum.

O ilk günler’deki olayları hiç unutulmaz. O olay’da dilin hayatımızda çok önemli olduğunu öğrendim. Dil öğrenmedikçe gerçekten sıkıntı olabilir. Çünkü insan dil ile duygularını anlatır. Dil olmadan insanlar yaşayamaz.  
Categories:

0 komentar:

Posting Komentar