Türkiye’de kaldığım
süre içinde sadece dört Türk filmi izledim. Birisi ‘Baba ve Oğlum’ ve üç tane
Recep İvedik film seyrettim. Bence Recep İvedik Türkiye’nin Mr Bean versiyonu.
Mr Bean İngiliterde yaşar. Adam çok sapık ve onun hayatı hiç bir gercek hayat
gibi değildir.
Mr Bean ve Recep
İvedik aslında çok benzemiyor. Sadece komiklikte eşittir. Recep’in söylediği
sözcükler ve onun hareketleri daha ağırdır. Onu izlerken ‘Nasıl bir adam ya?’
diye sorarım. O kadar deli ki, ben gerçekten Recep İvedik gibi komşuyla yaşayamam.
Öyle bir adam bulsam hemen ondan uzaklaşacağım.
Recep İvedik
serisinden en çok beğendiğim ikinci. Çünkü oradaki öykü her delikanlı’nın yapacağı
üç şeyi anlatıyor, yani iş bulmak, saygın olmak ve evlenmek. Onları herkesin
duşunmesi lazım. Yoksa çok yersiz ve boş hayat geçebilecek.
İkinci filmde
Recep’ın babaannesi ona kendisini ölmeden üç dileğini kızarak yalvardı. Recep
iş bulana kadar birçok yere gitti. Bir eczanede, pizza servisinde, host olarak
çalıştı ve kasiyer oldu ancak hala hoşlanmadı. Recep’ın yaptığı işler beni çok
şaşırtı. O sahne sırasında kahkahamı hiç tutmadım.
Bir gün Recep bir
akrabasıyla görüştü, onunla konuşup patron oldu. Baslangıçta hiç kimse Recep’e
saygı göstermedi. Ama sonra Recep Japonlarla iyi arkadaş olup şirkette ilerledi.
O anda Recep hem iş buldu hem saygılık kazandı. Artık sadece evlenmesi lazım.
Kısaca, Recep
evlenmeden babaannesi vefat etti. O artık sonsuza kadar mutlu yaşayamazdı.
0 komentar:
Posting Komentar